Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Nisan 2012 Pazartesi

3 Günlük Dolu Dolu Bir Süreç

Merhaba uzun bir aradan sonra tekrar yazımla karşınızdayım.
Bu yazıda sizlere  başlıktan da anlayacağınız gibi haftasonu geçirdiğim dolu dolu 3 günü anlatacağım.
Sürece 3 gün dememin sebebi Cuma saat 9: 30' a doğru gelmeme rağmen o akşamın bile dolu geçmesidir.
İsterseniz başlıyayım.
Cuma akşam gittikten sonra aslında yemek bulamamak, Özellikle Yahya Bey ' i gene görmememiz bizi biraz şaşırttı. :D... Ama ardından Hirolarla ilk buluşma vakti geldi çattı.
Karşılaşmanın ardından herkeste "Hani nerde kalmıştık" havası seziliyordu ki bu benim orda geçirdiğim zamandan aldığım keyfi kat be kat arttırıyordu.
Ardından turnuvalar başladı. Kıran kırana geçen masa tenisi maçları, tavla oyunları ve en çok gürültünün çıktığı langırt kapışmaları. Muazzam bir geceden sonra artık eğitim için herşey ve herkes hazırdı.
Cumartesi eğitim başladı ve bu eğitimin yararlı bir eğitim olacağı ilk saniyesinden belli olmuştu.
Sunumların başlaması herkesin suratında anlamsız ifadeler uyandırdı. (Ben dahil) . Fakat birbirimizi rahatlattığımız her hareketimizden anlaşılıyordu.
Akşam sinema keyfi bizi bekliyordu. Bu yetmezmiş gibi meşrubat ve patlamış mısır ziyafeti inanılmazdı.
Son gün eğitimden sonra artık kimse ayrılmak istemiyordu.
Fakat vakit gelip çatmıştı.
Bir sonraki buluşma hayalleri ile herkes evlerine dağıldı.
Bir sonraki buluşmada kısa filmi çekiceğimi hatırlatarak yazımı sonlandırıyorum.
Daha sonra ki yazılarda görüşebilmek dileğiyle.
İyi geceler (Okuduğunuz zaman gece değilse, siz hangi vakitteyseniz iyi o olsun :D )
Teşekkürler.
Orkun TEKE

12 Nisan 2012 Perşembe

Kişisel Farkındalık


Bugün sizlere blog için ayrı birşey yazmayacağım aşağıda okuyacağınız hikaye herşeyi özetleyecektir. 
Okuduğunuz için teşekkürlerimi sunarım.
Hepimize kişisel farkındalığımızı arttırabileceğimiz günler diliyorum.
Sevgiler !
Orkun TEKE
Bir gün okulda otururken elime bir kağıt geçti. Bu kağıda baktığımda Lütfi Kırdar Kongre Salonu' nda yapılacak bir zirveden bahsediliyordu. Orda olmam gerekli diye düşündüm. Çünkü o kağıdın üzerinde bir yazı vardı. " Kendisine yardım etmenin başkalarına yardım etmek olduğunu bilen bir bencilseniz sizide bekliyoruz" . Başvurdum, fakat ilk başvurumda seçilemedim. Ardından Mayıs ayında ikinci bir başvuru açılığını internet sayesinde öğrendim. Başvurdum, yüz yüze mülakat aşaması falan derken bir de baktım ki kendimi YGA Ailesi' nin içerisinde buluverdim.
Ardından "Oku- Düşün- Paylaş" Seanslarına başladık. Bu seansların benim hayatımı bu kadar değiştireceğini, kişisel farkındalığımı yaratmam da bana bu kadar katkısı bulunacağını inanın tahmin bile edemezdim. YGA' nın mülakatları sonucu seçilen her bir gönüllü, seçilen okullarda haftanın bir günü, okulda gönüllülerin seçtiği çocuklara kişisel gelişimleri ve kendi farkındalıklarını keşfetmeleri konusunda seanslar düzenlemekteydi. Bu fırsatı sonunda bende yakalamıştım. Seanslar başladığında çocukların gözlerinde ki meraklı ve parlak bakışlar insanın içini ısıtıyor ve şevk veriyordu.
Ben moderatör olarak görev yaptığım seanslarda çocuklara ODP (Oku-Düşün Paylaş) kitabından sözleri okutarak yorumlamalarını istiyordum. Ayrıca sözlerin düşündürmesi gereken kavramları da tartışma amaçlı sorular ortaya atarak daha iyi kavramalarını sağlamaya çalışıyordum. bu yöntemin çocukların kendilerini ifade edebilmeleri yönünde sağladığı katkıyı gözlerimle gördükçe inancım artıyor ve daha fazla istekle seanslara katılıyordum. Çocuklara uyguladığım bu yöntemin benim kendi kişisel gelişimime olan katkısı ise daha fazla konuşkan, daha girişken bir birey olmam yolunda beni kuvvetlendiriyordu. Bunların hepsi tabi ki tek başıma olmuyordu. Moderatör olmadığım ve seansı yan moderatör veya gözlemci olarak takip ettiğim seanslarda diğer moderatör arkadaşlarımın bilgi birikimlerinden bende çocuklar kadar payıma düşeni alıyor ve kendime katma değer sağlıyordum.
Bu proje bana şu ilhamı vermişti. Bu projeyi neden yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla tanıtılması ve bilinç oluşturulması için kullanmayalım ? Burdan yola çıkarak kendi "Çevre Okulu" projemi yazdım. Bu, projenin bana sağladığı en büyük katkılardan biri olup, projenin çeşitli alanlarda da bazı uygulamalar farklılaştırılarak uygulanabileceğinin göstergesiydi. Kişilik olarak yeni tecrübeler yaşamayı seven, kendini sürekli geliştirme isteğine sahip ve süreçlere kolay uyum sağlayabilen bir kişiyimdir. Bu proje sayesinde kendi kişisel farkındalığımı arttırmakla kalmadım, kişilere karşı olan sosyal davranışlarım bile olumlu yönde farklılaştı. Bu proje sayesinde işlenen konular bana oluşturduğum ve ileride oluşturmayı hedeflediğm projeler konusunda ilham kaynağı oldu. Problemlere ve olaylara farklı bakış açıları getirebilmemi sağladı. Proje sayesinde öğrendiğim en büyük gerçek ise başta yazdığım yazı oldu. Kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliğin başkalarına yardım etmek olduğunu öğrendim.
Fotoğraflar buzdağının sadece görünen kısmıdır.



4 Nisan 2012 Çarşamba

Küçümsemek

Merhaba sevgili okurlar. Sayfama bir kez daha hoşgeldiniz.
Bugün size öyle içimden geçeni yazmayacağım.
Direk başımdan geçenleri anlatacağım.
Yenilenebilir enerji ile ilgili olan projelerimi son birkaç gündür büyük firmalara sunabilmek ve profesyonel bakış açısı kazanabilmek için girişimler içerisindeyim.
Ancak bu girişimlerim facebook ta yaptıklarımı takip edenler görmüştür. saçma sapan boyutlara gitmeye başladı. Bir firma gönderdiğim maile geri dönüş attı.
Bu firma 25-26-27 Nisan da yenilenebilir enerji fuarı olduğunu söyleyerek, orada daha fazla profesyonel ile görüşebileceğimi söyledi. Çok sağolsunlar geri dönüş atmışlar diye düşünürken, fuarın katılım ücretinin 490 Euro olduğunu gördüm. Sinirlerim bozulmadı değil. Dalga geçer gibi beni o fuara çağırıyorlar.
Öğrenci bütçesinin ne olduğunu bilmez gibi.
Resmen küçümsendiğimi hissettim.
Bu olay çoğu kişiyi belki hayallerinden vazgeçirebilir. AMA BENİ ASLA !!!!!
Benim üzüldüğüm nokta artık bu kadar tahammülsüz olmaları şirketlerin.

Ben inanıyorum. Birgün yaptıklarımın fark edileceğine olan inancım sonsuz.
O kadar gözü körelmişlerin içinde hala görmeyi becerebilen yöneticilerin olduğuna inancım sonsuz.
Bunun en büyük kanıtı da Yapı Kredi' dir. Genç yetenekleri fark eden ve programına kabul eden Yapı Kredi' ye de tekrar şükranlarımı sunuyorum.


Bu arada şunu da belirtmek isterim, yenilenebilir enerji ile ilgili projelerimi şirketlere açma hedefimde yardımcı olabilecek arkadaşlar var ise ve bu yazıyı okuyorlar ise irtibata geçmek isterim.


Farklılığı gören gözlerden olabilmemiz dileğiyle !!!
İyi akşamlar !
Sevgiler 
Orkun TEKE