Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Nisan 2014 Perşembe

SÜRDÜRÜLEBİLİR- ÇEVRECİ- İNSAN ODAKLI YEREL YÖNETİMLER

Merhaba, 

Geçtiğimiz günler paylaştığım yazılarda "Yerel Seçimler ve Yerel Yönetimler" ile ilgili bazı analizlerde ve çözüm önerilerinde bulunmuştum. İlgili yazılara ulaşmak için ilgili linkleri kullanabilirsiniz: 

"2014 YEREL SEÇİMLERİ VE ADAY VAATLERİ' NİN ÇEVRESEL ANALİZİ"
http://enerjipostasi.com/makale_icerik_goster.aspx?makale_id=192
"2014 YEREL SEÇİMLERİ- ANALİZ VE YEREL YÖNETİMLER İÇİN BAZI ÖNERİLER"
http://tuthaber.com/tut/2014-yerel-secimleri-analiz-ve-yerel-yonetimler-icin-bazi-cevreci-degerlendirmeler

Bugüne kadar çalıştığım konular "Sürdürülebilir, Çevreci, Temiz Teknolojiler ve Uygulamalar. Bu kapsamda henüz lisans aşamasında 4 adet makalem ulusal hakemli dergilerde yayınlanmış ve ulusal, uluslararası kongrelere konuşmacı olarak katılmış çağrılımış bulunmaktayım. Ulusal proje yarışmalarında ödül almış projelerim bulunmaktadır.

İlgili çalışmalara Linkedin Profilimden ulaşabilir ve ne kadar ciddi çalıştığımı görebilirsiniz. 

Bugün haftalardır sürdürdüğüm ve ilgililerine ulaşmak için çırpındığım "YEREL YÖNETİMLER VE İYİLEŞTİRME ÖNERİLERİ" çalışmamın detaylarını aktarmak istiyorum. Bu çalışmanın yayılması ve ilgililere ulaşması çok önemli. Çünkü ülkemizde yerel yönetimlerin en büyük eksiği "Sürdürülebilir Politikaların Olmaması, Proje Yürütme' de ki personel yetkinliğinin yetersiz olması, Ar- Ge, AB Hibe Proje Destekleri' nin yerel yönetimlerce hiç bilinmemesi veya hiç gündeme getirilmemesi, İnsan Odağı' nın hep ikinci planda tutulması" sonucu oluşan verimsiz politkalar ve geçici çözümlerdir. 

"Neden Yerel Yönetimler?" sorusu aklınıza gelebilir. Yerel Yönetimler ülke yönetimi için gerçekten "Çekirdek Aile" gibi, buralarda gelişim yollarını açmaya başlarsanız, ilerlemeniz ve refah seviyenizi arttırmanız o kadar kolay olacaktır. Asli amacım "Yenilenebilir- Çevre Sorumlu- Sürdürülebilir" bir belediyecilik anlayışı oluşturmak, insanlara böylece toplumsal refaha ve ekonomik sürdürülebilirliğe ulaşabileceğimizi anlatabilmek. Bu tür yaklaşımlar gün geçtikçe hızlanmakta ve bir ara emekleme aşamasında olan ülkemiz maalesef emeklemeyi de unutmuştur. Çalışmalarımın ana odağı, Kanada, ABD ve Avrupa' da (Özellikle Almanya ve İsveç) hayata geçirilen uygulamalardır. Bu uygulamalar biraz vizyon biraz da istek ile Türkiye' de yerel yönetimlerde hayata geçirilebilecektir. Bütün belediyelere bu farkındalığı yaymak ve fırsat vermelerini sağlamak amacıyla burada çırpınıyorum.

Buradan şu çağrıyı yapmak isterim ki “Bütün Türkiye’ de yazdıklarımın ulaştığı belediyeler ve adaylardan ilgilenenler ile bu yazdıklarım konusunda konuşmak, tartışmak ve ortak paydalar bularak çalışıp, insanlar için bir şeyler yapabilmenin keyfini çıkarmak istediğimi belirtmek isterim. Bu konularda çalıştım bugüne kadar ve bütün öneriler için “Ar- Ge, Proje Yönetimi konularında tecrübe sahibiyim. İmza bölümünde ki mail adresimden benimle iletişime geçebilirsiniz”

Günlük hayatta edindiğim tecrübeler bana gösteriyor ki siz ne kadar bir iş için istekli olsanız da toplumda ki "Kültürel Tıkanmışlıklar" önünüze her zaman engel olarak çıkacaktır. Bunu aşabilmek içinde aklıma gelen en iyi çözüm "Erken yaşta verilecek iş ahlakı ve yeniliği erken kavrama eğitimi" olarak görülüyor. Neyse bu da ayrı bir tartışma ve yazı konusu. Yani içine girersek kolay kolay çıkamayız. 

Çağrımın havada kalmaması ve birlikte fark, farkındalık yaratabilmek dileğiyle  tek isteğim "Bir Adım" atılması, bu adımın "Gençliğe, Yeniliğe ve İyiliğe" atılmasıdır.

Eğer bu yazıyı okuyor iseniz, lütfen farkındalık yaratmak için yayınız, paylaşınız ki bu yazı daha çok insan ulaşsın, daha fazla insan bu konulardan haberdar olsun ve farkındalık sahibi olsun. 

Benimle mail adresimden iletişime geçebilirsiniz. 

Sevgiler, Saygılar, 

Orkun TEKE
Mühendis/ Enerji Müh. YL: Ad.
İletişim: orkunteke@gmail.com






3 Nisan 2014 Perşembe

2014 YEREL SEÇİMLERİ- ANALİZ VE YEREL YÖNETİMLER İÇİN BAZI ÇEVRECİ DEĞERLENDİRMELER

Ülkemiz önemli bir seçimi geride bıraktı, yüksek gerilim ortamı içerisinde gidilen bu seçim, yerel seçimden daha çok “Genel Seçim” havasında geçti. Tabi bunda parti liderlerinin etkisi maalesef çok büyük oldu. İyice alt seviyelere inen üsluplar ve gergin mitingler ortamı iyice ısıttı. Ayrıca internet ortamında yapılan “Pusulalara mührü basın efendim diğer partiye de çarpı atın” tarzı oluşumlar ve kampanyaları çok doğru bulmadığımı da belirtmek isterim. Kimsenin insanlarla alay etmeye veya hakir görmeye hakkı yok. Bu durumun "Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi?" durumundan bir farkı yok. Bu ülkede bunu gerçekten yapabilecek insanlar var, çünkü maalesef herkesin eğitimi ve algılama kapasitesi aynı değil. Bu durum bu işi yapanlara, insanları küçük görme hakkı vermez. İnsanların hür iradesine müdahale etme ve bunu alay konusu yapıp menfaat peşine düşenleredir bu sözlerim. Bu tabi benim düşüncem herhangi bir polemik veya siyasi gerginlik ortamı yaratmak amacında değilim. Allah ülkemizin bu zor günleri en az hasarla atlamasını nasip etsin. Çünkü siyasetçiye veya nemalanana bir şey olmuyor olan maalesef halka yani insanımıza oluyor. 

Ben parti taraftarı değilim, "halkın ve insanın tarafıyım", öncelikle onu belirtmek isterim. Fakat bir şeylerin değiştirilmesi ve muhalefetin gerçek anlamda muhalefet olması gerektiği tezimi de savunuyorum. Özellikle ilgilendiğim alan ve uzmanlığım "Sürdürülebilir- Çevre Duyarlı- İnsan odaklı" projeler ve uygulamalar. Bu kapsamda değişimin yerel yönetimlerde başlaması gerektiğini savunarak bazı çalışmalar yapıyorum. 

Seçimden önce bu yazıyı hazırladım ve seçim sonrası içinde bu fikirleri yayma çalışmalarım olacaktır. Yazımı hazırlarken ABD ve Kanada için yapılan ve Avrupa kapsamında ki uygulamaları birleştirerek yazımın ana omurgasını oluşturmuştum.Bu tür yaklaşımlar gün geçtikçe hızlanmakta ve bir ara emekleme aşamasında olan ülkemiz maalesef emeklemeyi de unutmuştur.Burada suç sadece iktidarın değil, diğer yerel yönetimlere sahip partilerinde payı vardır. Bütün belediyelere bu yazıyı yaymak ve fırsat vermelerini sağlamak amacıyla burada çırpınıyorum. Fakat fikir üretenler sayesinde bu yazının daha fazla yayılması ve farkındalık oluşması hayal gelmiyor bana.

http://www.enerjipostasi.com/6500-HaberGosterozel-posta-2014-yerel-secimleri-ve-aday-vaatlerinin-cevresel-analizi!.html 

Yerel Yönetimler Çekirdek Aile misali, halk ile yöneticisinin iç içe olduğu yegane yerler. Bu yüzden kalkınma ve gelişmenin başlangıç noktaları buralar. Ayrıca muhalefet için hem MHP, hem CHP (Özellikle CHP) için bazı önerilerimi maddesel olarak bildirmek ve yayınlamak isterim. Amacım bir siyasi tartışma, çatışma yaratmak değil, sizlerle naçizane fikirlerimi paylaşmaktır. 
1- Öncelikli olarak il teşkilatlarının yeni yapılanması ve delege sisteminin kaldırılması. 
2- Gençlerin entegre edilmesi ve can damarımız olan yerel yönetimlerden değişime başlanması 
3- Sosyal medyada yapılan çağrılara geri dönüş verilmesi ve çağrıların havada kalmaması 
4- Özellikle yerel yönetimlerde çevreci- sürdürülebilir ve insan odaklı anlayışın arttırılması Yani eksikliklerin giderilmesi 
5- Ekonomi odaklı yönetim anlayışının getirilmesi. Yönetim kadrolarının gençleştirilmesi 
6- Her şeyi biz iyi biliriz, gençler tecrübesiz bir şey yapmazlar zihniyetinin ortadan kaldırılması 
7- Lafta değil, gerçek anlamda herkesçi politika yerleştirilmeli
8- Sorun odaklı aksiyon planlarının alınması ve çözüme her kesimin dahil edilmesi süreci başlatılmalı 
9-Çözümlerin oluşmasının uzun vadede olacağı inancının değiştirilmesi.Planlı bir şekilde yapıldığında hiçte uzun olmayacaktır 
10- Seçimleri bir kavga aracı görmekten kaçınmak, tahriklere gelmemek ve tape odaklı değil insan odaklı kampanyalar 
11- Bizim gibi genç gönüllü çalışmak isteyenlerin önü kesilmemeli, çözüme dahil edilmelidir. 
12- İlçe teşkilatları yerel yönetim konusunda çalışmak isteyen ve fark yaratma anlayışını benimsemiş gençlere verilmeli 
13-Esnaf başkanı, bilmem ne lideri gibi kişilerden vazgeçilip eğitimli yetenekler yönetime geçirilmelidir. 
14- Adaylara seçilmeden "Başkanım, Vekilim" tarzı hitaplar kati suret ile yasaklanmalı 
15- Adaylar abuk subuk, vakitlerinin çoğunu fotoğraf çektirmeye poh poha ayıracaklarına halka ayırmalıdır 16-Sürdürülebilir Kalkınmayı ilke edinmiş kişiler parti yönetiminde omalıdır 
17- Halk ile konuşurken gözünün içine bakan, samimi davranan adaylar olmalıdır 
18- Samimi olmayan ve tepeden bakıcı anlayış kaldırılmalı, göz göze, el ele siyaset anlayışı benimsenmeli 
19-İnsanların eğitim seviyelerine laf edileceğine, farkındalıklarını arttırma eylemleri planlanmalıdır 
20- İktidarın yaptığı hataya düşmemek, bölücü değil birleştirici siyasetin adımları atılmalıdır 
21- Siyasette artık daha çok 80-90 kuşağı yer almalı ve koltuğunu haksız yere işgal edenler ayıklanmalıdır 22- "Şu siyaseti bilmiyor, şu bize bazı şeylerde karşı çıkıyor" anlayışı terk edilmeli, kendi içinde eleştiriye açık olunmalı 

Herkese Saygılar, Sevgiler. 

Orkun TEKE/ Mühendis- Enerji Müh. YL 
İletişim: orkunteke@gmail.com

21 Mart 2014 Cuma

2014 YEREL SEÇİMLERİ VE ADAY VAATLERİNİN ÇEVRESEL AÇIDAN ANALİZİ VE BAZI ÖNERİLER


Bilindiği gibi çok yakın bir zamanda ülkemiz yerel seçimlere gidecek ve yerel yönetim için yetki vermek istedikleri kişilere oy verecekler.  Bende seçimleri her zaman tartışılan siyasi boyutu ile değil daha çok çevresel boyutu ve adayların vaatlerinin bu konular ile tutarlılığını irdelemeye çalışacağım.
Seçime kısa süre kala bütün adaylar projelerini açıklamaya başladı veya halen açıklıyor. Pekâlâ, sizlere ve adaylara şu soruyu sormak isterim “Belediye Başkan Adaylarımız bize daha temiz, daha yeşil, daha sürdürülebilir, daha akıllı şehirler veya ilçeler vaad ediyorlar mı?” . Herkesin cevabını merak ediyorum açıkçası, beni bilgilendirir iseniz çok sevinirim. Bilindiği gibi Yerel Yönetimlerde en büyük eksiklik Proje Yönetimi ve Ar- Ge' ye gerekli önemin verilmemesi ve sonuçta oluşan verimsiz politikalar ve geçici çözümler. Kendi ilim ve bu ilin ilçeleri hakkında detaylı bilgi vereceğim ama öncelikle bazı önerilerim olacak ve bunları sıralamak isterim (Özellikle mevcut adayların, projelerini ve seçildiği takdirde politikalarını revize etmeleri adına yararlı olacağını düşünüyorum).
Ø  Yeni yapılacak binalar için alınan ruhsatlarda “Yeşil Bina” sertifikası şartı getirmek.
Ø  Bulunulan bölgeye göre küçük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik etmek veya belediye bünyesinde bunu gerçekleştirerek öncü olup, fark ve farkındalık yaratmak.
Ø  Bina ruhsatlarında “Yağmur sularının birikeceği ve apartman devir daiminde kullanılması” şartı getirmek. Atıkların ayrı toplanmasını sağlamak.
Ø  Toplu taşıma araçlarının temiz yakıta geçişlerini hızlandırmak (En azından başlangıç için kısa mesafelerde), Verimli motor teknolojileri ile emisyon oranlarını azaltmak
Ø  Raylı sistem taşımacılığının yürütüldüğü belediyeler, raylı sistemde oluşan kayıp kaçak oranlarını mutlak suret ile kontrol etmeli ve malzeme kullanımında maliyetten kaçmamalıdır. Mümkün ise raylı sistem istasyonlarının çatıları ve raylı sistem için özel yapılan tünellerin üst alanları güneş panelleri ile donatılabilir. Böylece sistem kendi enerjisinin bir kısmını karşılayarak kazanç sağlamış olur.
Ø  Çevre ve enerji teknolojilerinin gençlerde yaygınlaşması adına sosyal sorumluluk projeleri oluşturulmalı ve katılım sağlanarak farkındalık seviyesi genç yaşlarda arttırılmalıdır.
Ø  Şehir içi trafik ekipmanlarının güneş ile enerji ihtiyacını karşılaması uygulaması arttırılmalı ve yaygınlaşarak devamlılığı sağlanmalıdır.
Ø  Belediyeler münasip alanları olan kişileri ekolojik tarım için sevk etmeli veya mümkün ise kendi bünyesinde bu tür çalışmaları yapmalı ve fark yaratmalıdır.
Ø  Atıktan enerji üretimi veya atıkların geri dönüşümü konularında mutlak suret ile çalışmalar yapılmalı ve belediye sınırlarında yaşayan kişiler teşvik edilmelidir.
Ø  Sulama konularında ise alt yapısı iyi seviyede olan belediyelerin yağmur sularını biriktirerek bu suları sulamada ve temizlikte kullanması gerekmektedir. Mevcut belediye uygulamalarında yeşil alan sulama sularının çoğu (Yaklaşık %70- 80) maalesef cadde ve kaldırımları sulamaktadır.  Alt yapısı uygun olmayan belediyeler ise önümüzdeki süreçte alt yapı yatırımlarını bu hedefte geliştirmeli ve yağmurun efektif kullanımını sağlamalıdır.
Ø  Akıllı şebekelerin (Smart Grid)  teknolojilerinin kullanımı teşvik edilmeli.
Ø  Bölgede ki okullar ve eğitim merkezleri mutlak suret ile bir proje kapsamında belirli aralıklarla eğitimlere ve kurslara tabi tutulmalı, farkındalık yaratılmalı ve bilgi taze tutulmalıdır.
Ø  Çeşitli iyileştirme yarışmaları veya farklı etkinliklerle halkla iç içe olunmalı ve hep lafta kalan “Yönetime Katılma” tam anlamıyla sağlanmalıdır.
Ø   Sanayi bölgesi içeren belediyeler, “Yerel Yönetim- Sanayi” İşbirliğini göz ardı etmemeli, teknoloji dayanışması, ortak projeler ve istihdamı arttırma olanaklarını tartışmalıdır.
Ø  Bisiklet yolları konusu tekrar gündemde olmalı, her geçen gün motorlu taşıt sayısına artık bir sınır gelmeli veya verimli ve yeşil motor seçenekleri gündeme gelmeli, belediyelerin bisiklet tarzı çevreci araçları kısa mesafeler için teşvik etmesi gerekir.
Ø  Belirttiğim bütün konular için AB Hibe projeleri, Bakanlık teşviklerinin incelenmesi ve bunlardan faydalanılması sağlanmalıdır. Bu da bu konularda yetkin ve bilgisi olan personel istihdamı ile mümkün olacaktır. Yani belediyeler bu tür hayati konular için tanıdık istihdamı politikası değil, “İşin ehli” politikasını gütmeli.
Bu önerilerin haricinde mutlaka benim aklıma gelmeyen ve daha iyiye gitme yolunda uygulanabilecek projeler ve yollar mevcuttur. Artık insanlar sadece seçim öncesi 10- 15 gün kala ellerini sıkan adaylar değil, kendilerini 5 yıl boyunca yönetime katacak ve beraber yürüyeceği adaylar istiyor (Twitter ve Facebook gibi paylaşım sitelerinde adaylara fikir önerisi yapan kişi sayısı her geçen gün artıyor). Seçilecek belediye başkanları da yönetecekleri insan topluluğu sayısının az buz olmadığının farkına varmalı ve çalışmalarını buna göre yürütmelidir.
Buradan şu çağrıyı yapmak isterim ki “Bütün Türkiye’ de yazdıklarımın ulaştığı belediyeler ve adaylardan ilgilenenler ile bu yazdıklarım konusunda konuşmak, tartışmak ve ortak paydalar bularak çalışıp, insanlar için bir şeyler yapabilmenin keyfini çıkarmak istediğimi belirtmek isterim. Bu konularda çalıştım bugüne kadar ve bütün öneriler için “Ar- Ge, Proje Yönetimi konularında tecrübe sahibiyim. İmza bölümünde ki mail adresimden benimle iletişime geçebilirsiniz”
Ben kendi bulunduğum il ve bu ilin ilçeleri hakkında sizlere görüşlerimi paylaşmak isterim. İzmir için kıyasıya bir rekabet var. Güçlü adayların vaatlerini incelediğiniz zaman “Çevre ve Ekolojik Denge” bakımından vaatler mevcut fakat yukarıda saydığım önerilerin adaylar tarafından biraz teğet geçildiğini söyleyebilirim. Benim açımdan, adayların en büyük eksikliği yeni fikirler üreten ve çalışmak isteyen gençlerin çağrılarına cevap verememeleri ve bu çağrıları mahalle ziyaretleri kadar önemsememeleri. Özellikle İzmir bünyesinde bu aşamada nerede ise bütün belediyeler ile iletişime geçmeye çalıştım ama her zaman duvarlar ile karşılaştım. Umarım bu yazı ilimizdeki ve ilçemizdeki saygıdeğer adaylarımıza veya danışmanlarına ulaşır. Böylece doğru adımları atma yolunda yeni fikirler ve yeni bakış açılarının ne kadar yararlı olduğu bir kez daha kanıtlanmış olur.
Unutmayın yeni fikirler ve yeni bakış açıları bizi hiçbir zaman geriye götürmez aksine her daim fayda sağlar. Lütfen bunun farkında olalım ve “ASLA VAZGEÇMEYELİM”.
Yazım bu seferlik biraz uzun oldu farkındayım ve sabrınız ile affınıza sığınıyorum, ama takdir edersiniz ki bahsettiğim konu Türkiye için çok önemli ve ilerlenmesi, irdelenmesi gereken bir konu.
Önerilerimden sonra belirttiğim çağrı lütfen dikkate alınsın, vaat edilen projeler ve çeşitli beyin fırtınaları ile proje yönetimi, hazırlama ve konularda ki naçizane bilgi birikimim ile çok daha iyi şeyler başarılabilir. Yani bu bir açık çağrıdır aslında.
Yazımı daha önce ödül aldığım bir projemin sunumunda o an aklıma gelen bir söz ile bitirmek istiyorum “Daha iyi bir dünya bizim elimizde, Sadece isteyin”.
Bana “orkunteke@gmail.com” kişisel mail adresimden ulaşabilirsiniz.
Sevgiler, Saygılar.
Orkun TEKE
Mühendis/ İzmir Yüksek Teknoloji Enst. Enerji Mühendisliği YL
İletişim: orkunteke@gmail.com



12 Haziran 2013 Çarşamba

TARTIŞILAN BİR KONU OLARAK “TÜRK PETROL KANUNU”


Bilindiği gibi kısa bir süre önce “Yeni Türk Petrol Kanunu” Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun tasarı aşamasındayken birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Bu yazıyı yazmakta ki amacım, Türk Petrol Kanunu çerçevesinde gördüğüm detayları sizlere aktarabilmek ve naçizane kendi görüşlerimi sunabilmektir.

Öncelikle en çok tartışmaya ol açan bazı maddeleri bir alt alta koyalım.

 Araştırma izni sahibi, araştırma alanının hektarı başına bir defaya mahsus olmak ve ödeme şekilleri yönetmelikle düzenlenmek üzere 50 kuruş ücret ödeyecek. Araştırma sonucu elde edilen bilgiler, Genel Müdürlüğe de verilecek. Genel Müdürlük, 8 yıl süreyle bilgileri gizli tutacak.

 Petrol hakkı sahipleri, 1980'den sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve doğalgazın tamamı üzerinden, kara sahalarındaki yüzde 35'ini ve deniz sahalarında yüzde 45'ini ham veya mahsul olarak ihraç etme hakkına sahip olacaklar.

 Arama ruhsatının süresi ilk yürürlük tarihinden itibaren yapılan uzatmalar dahil karalarda 9, karasuları içi denizlerde 14 yıldan fazla olamayacak.

 Üzerinde işletme hakkı sona eren sahalar, işletme ruhsatı verilmek üzere, Bakan onayıyla müzayedeye çıkarılabilecek. Ancak TPAO'nun talebi halinde müzayedeye çıkarılmayabilecek.

 Buna göre, petrol arayıcı veya işletmecisi, ürettiği petrolün sekizde birini devlet hissesi olarak ödeyecek.

 Orman Kanunu'na göre orman sayılan yerlerde ruhsat ve izin alanlarında da ilgili mevzuata göre izin alınarak ve bedelleri ödenerek petrol arama ve işletme faaliyetleri yapılabilecek.

 1 Yıl Süre ile yeni ruhsat başvurusu alınmayacak (Gerekli düzenlemeler için)
Ve tabi ki TPAO’ nun “Milli Petrol Şirketi” unvanını kaybetmesi ve özel şirketler ile eşit şartlara sahip olması konusu.

Yani tasarı ile aslında amaçlanan “petrol arama ve üretim faaliyetlerinin artırılmasını, yatırımların teşvik edilmesini, yerli ve yabancı sermayenin aramalarda daha fazla katılımının sağlanması” dır.
Baktığımız zaman aslında eski Petrol Kanunu’ nun çoğu maddesinin korunduğu ve yapılan bazı değişikliklerle yabancı şirketlerin biraz daha teşvik edilmesi planlanıyor. Bu aslında ülkenin kaynaklarının çıkarılma konusunda olumlu bir gelişme olarak sayılabilir.

Bir diğer açıdan şunu da düşünmek lazım ki; Ülkemizde çıkan petrol yaklaşık %85 oranında 15-19 Gravite değeri aralığına sahip, yani çok kaliteli bir petrol değil, tabi bu değersiz olduğu anlamına da gelmiyor. Yasa ile belirtilen ihraç rakamları sonucunda ihraç ile elde edilen gelir, bizim ihtiyaç duyduğumuz graviteli petrolden üretilen mamulleri almak için kullanılabilecektir. Yani karşılıklı fayda mantığı yürütülebilir.

Ruhsat süreleri içerisinde açılması gereken sondajlarla ilgili düzenleme şirketler ve TPAO açısından maliyetleri etkileyen bir faktördü. Petrol aramacılığı yüksek maliyetli bir yatırım olduğu için değişimden önceki süre kısıtlaması şirketlerin ve TPAO’ nun çoğunlukla boş kuyu açmalarına yani parayı yere gömmelerine sebep olabiliyordu.

Bir diğer yandan özel sektörün ve yabancı şirketlerin gelişi bir nevi teknoloji transferi yaratabilecektir. Yani bizde teknolojisi maalesef bulunmayan “Platform vb.” yapılar kurulan ortaklıklarla ülkemizde daha çok var olacaktır. Arama faaliyetlerinde olacak artışlar mevcut bilgi birikimimizi arttıracaktır.
Bu yasanın olumsuz olarak değerlendirebileceğim taraflarına gelecek olursak;

 Orman, milli park gibi alanların arama faaliyetlerine açılması kaynak bulma açısından önemli bir adım olsa da çevre açısından gerekli tedbirler alınmaz ise çok büyük çevresel felaketlere yol açabilir. Her ne kadar petrol şirketlerinin önünde “BP” gibi bir örnek olsa da yasa da var olan TSE, CE gibi sertifikasyonları içeren madde gözleri biraz korkutuyor. Fakat kişisel düşüncem, BP’ nin yenilenebilir enerji yatırımları başta olmak üzere birçok yatırımnıa ve en önemlisi itibarının zedelenmesine mal olan Meksika Körfezi faciası bütün petrol şirketleri için korkutucu bir örnek olmasından dolayı, şirketler bu tür bir tehlikenin altına girmeye cesaret edemeyeceklerdir.

 Petrolün millileştirilmesi konusu çok tartışılıyor. Bu yasa TPAO’ yu diğer şirketlerle rekabet altına sokacak ama milli şirket olma sıfatı konusunda biraz daha ayrıcalık ve esneklik yasa ile sağlanabilirdi diye düşünüyorum. Tabi TPAO’ nun ayrıcalıkları tamamen ortadan kaldırılmamıştır. Özellikle müzayede maddesi TPAO yararınadır. Fakat yeterli görünmemektedir.

 Önümüzde ki 1 yıllık süre de TPAO açısından bazı olumlu yönetmelikler mutlak suret ile değerlendirilmeli ve çıkarılması sağlanmalıdır.

Mevcut yasa açısından ortaya koyabileceğim düşüncelerim bunlar. Bu düşüncelere katılanlar da olacaktır, katılmayanlarda. Herkes için yasanın değerlendirmesi farklı olacaktır.

Çok sert ve yapıcı olmayan tartışmalara girmek istemediğim için, kendi açımdan olumlu ve olumsuz tarafları belirtmek istedim. Muhakkak ki sizlere göre eksik kalan noktalar olacaktır. Çünkü herkesin görüşü ve bakış açısının farklı olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekir.

Son olarak belirtmek isterim ki; mevcut yasa ile çevre sorunları konusu bir problem olarak görülebilir fakat bu işlerde mevcut uluslar arası anlaşmalar ve sözleşmeler çok ağır ve katı maddeler ile çevreyi korumakta (Özellikle Meksika Körfezi Faciası’ ndan sonra). Bu yüzden ülkemiz içerisinde yapılan arama faaliyetlerinde de mutlaka bunların denetiminin sağlanacağına inanıyorum. Milli Petrol konusunda ise herkes farklı değerlendirmeler yapabiliyor. Mühendis odaları konuya karşı çıkarken, TPAO yönetimi yasaya olumlu yaklaşıyor. Bu yüzden önümüzde ki 1 yıl çok önemli bir süreç olacaktır. Çıkacak yönetmelikler, milli petrol şirketinin korunması açısından ne gibi faydalar sağlayacak hep birlikte göreceğiz.

Biraz uzun bir yazı oldu farkındayım ama konuda çok geniş bir konu.
Sabrınız için teşekkürler.
Sevgiler, Saygılar.

Orkun TEKE
Dokuz Eylül Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği 4. Sınıf
İletişim: orkunteke@gmail.com

7 Mayıs 2013 Salı

Ulusal Yenilenebilir Enerji Günleri

Merhaba,

Bugün yazımda sizlere başlıktan da anlayabileceğiniz gibi geçen günlerde sonlandırdığımız bir etkinlikten bahsedeceğim. 29- 30 Nisan tarihlerinde Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Konferans Salonu' nda "UYEG' 13" düzenlendi. Sektörden önemli temsilcilerin ve şirketlerin katıldığı bu etkinliğin ana hedefi   ve sloganı "Enerji' de Marka Şehir İZMİR" di.

Ben IEEE öğrenci kollarının yaptığı etkinlikleri hep takip ederdim, bu organizasyonların içerisinde yer almak ve bir parçası olmayı çok istiyordum. Geçen sene 3. Sınıf öğrencisiyken bir görüşmemiz olmuştu ama benim okulumun eğitim sistemi yüzünden çok fazla vakit ayıramamıştım. Bu sene Ocak sonu Şubat başıydı yanılmıyorsam. Facebook üzerinden yaptığım paylaşımlar ve üzerinde çalıştığım şeylerin ilgilerini çekmesi sonucu, öncelikle karşılıklı ekleşmeler ve bekleyiş sonrası, Başkan Rukiye Bayraklı benimle irtibata geçti ve bu etkinlikte olmak isteyip istemediğimi sordu.
Allah' dan başka birşey istesem olacakmış herhalde. Hemen atladım tabi ki :).

Çalışmalar başladıkça kulüpten insanlarla tanışmaya başladım. Bu kulübün farklı bir öğrenci kulübü, yani "Yöneticilik oynamayan" öğrencilerin yer aldığı bir kulüp olduğu aşikar ortaya çıkıyordu.

Bu süreçte, firma görüşmeleri, birebir görüşmeler gibi güzel ve bir o kadar da stresli bir dönem yaşandı.

Geldi çattı etkinlik günü :).

Önceden 2 defa düzenlenen bir etkinlik tamama ama bu sefer görev alan arkadaşların hepsi neredeyse 1. sınıftı ve ilk defa böyle bir organizasyonda görev alıyorlardı. Herkeste bir heyecan almış başını gidiyordu. :) Herkes canını dişine katarak bir şeyler yapmaya ve ortaya bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu.
Bunu sadece fuaye alanını birkaç dakika gözlemlediğiniz takdirde anlayabilirdiniz.

Bu aşamada Altın Sponsorumuz Schneider Electric ayrı bir teşekkürü ve tebriği hak ediyor diye düşünüyorum. Organizasyona kattıkları profesyonellik inanılmazdı. Sosyal ağlarla, etkinliğimizi birleştirmek adına müthiş uygulamalara imza atıldı. "#schneiderbenistajaal" ve "Presstagram" inanılmaz bir deneyim yaşattı ve dün bir Tweet' te belirttiğim gibi "140 karaktere "Kariyer" sığdırmak, üniversite öğrencilerinin önemli bir yeteneğiymiş, bu süreçle öğrenmiş olduk :)". Tabi 4. Sınıf olduğum için bu fırsattan yararlanamadım, Bir Tweet' de belirtildiği gibi "İzmir' den İstanbul' a bisikletle gitmeye razıyım" cümlesini ben "Yürüyerek bile giderim olarak değiştirmek istedim :). Tabi kısmetten öte yol yok diyen atalarımız çok da yanılmamışlar. :)

Bu bağlamda Schneider- Electiric' den Onur Bey' e ayrı bir teşekkür etmek isterim, ilgi ve alakasından dolayı. En başta da bize inanmasından ötürü.

Ayrıca "iamyouth" ekibi ve Simge Sezer' e de teşekkürlerimi sunarım ve ileride inşallah başka organizasyonlarda karşılaşmayı umuyorum.

Tabi ki etkinlik dört dörtlük geçmedi, aksaklıklar mutlaka olacaktı ve oldu. Fakat bunu en az seviyede katılımcılara aktarmak bu süreçte en önemli olgu idi. Bunu başarma yolunda önemli bir seviye kat edildi.

Diğer sponsorlarımıza da teşekkür ederim. Bu etkinliğin ortaya çıkmasında büyük katkıları var.

Çok uzun bir yazı oldu farkındayım ama daha inanın ki söylenmesi ve anlatılması gereken çok şey var.
Burada keselim.
İnşallah beğeniyle okursunuz.

Saygılar,Sevgiler.

Orkun TEKE

7 Şubat 2013 Perşembe

4D SEISMIC


4D seismic surveys occur with comparison of 3D surveys results that made in same place and same conditions in time axis. 4D data provides to movement of hydrocarbon interface, Also high scale petroleum companies use this data for drilling and storage activities at future.

4D seismic technologies have existed for quite some time; the first 4D seismic survey was acquired in 1981 onshore Canada. Today, 16% of Q-Marine single-sensor seismic surveys are related to the monitoring of reservoir production. One reason for the growth of seismic reservoir monitoring programs is that, in the last five years, the industry has responded to 4D seismic imaging challenges through a number of significant enhancements in repeatability. This, combined with innovations in 4D analysis and interpretation, has caused time-lapse seismic technology to become an integral part of the business process of many oil companies [1].

                                              Figure1. Sample 4D Data (Source: Statoil)


Within this method, Safety, quality, turnaround and value are raising. Acceptance of this method is being improved today. As Safety; Spreading control and repetitive seismic surveys are safely provided by this method. Improving the 4D signal-to-noise ratio thereby enhancing the ability to detect weak 4D signals and allowing predictions of changes in fluid saturation and pressure.

Advances in technology, especially 4D processing, have allowed us to produce more precise 4D seismic differences and transform these into the context of reservoir engineering. With proper calibration and petrophysically constrained inversion techniques we are now able to derive quantitative estimates of changes in reservoir properties such as fluid saturation and pressure [2].

4D seismic data acquisition in congested oilfields and in areas with strong and rapidly changing currents is challenging because the reduction of non-repeatable noise in these complex operational environments is more difficult. To successfully acquire 4D seismic data in fields with strong ocean currents, multiple platforms, and other obstructions, we have developed technology that helps in operating safely and efficiently in these fields.

The market players are Statoil, Exxon Mobile, Shell, Chevron and additionally Petrobras.
Finally I want to give some important success stories which used of this technique.

- Statoil’ s “NARNA” Project
- Statoil- Schlumberger’ s “Gulfax” Project

Petrobras is will be active player of this sector soon. Today Petrobras’ Marlim field, in the Campos basin off the shore of Brazil, provides one of the best examples of how 4D seismic technology can be incorporated into reservoir management decisions. The use of WesternGeco’s 4D imaging capabilities at the field enabled improved dynamic and static modeling, which enabled the oil, gas and water movement through reservoirs to be monitored with greater accuracy and ensured that reservoir behavior can be predicted with more confidence in the future.

REFERENCES
[1] Schlumberger Limited, Internet Access: http://www.slb.com/
[2] CGG Veritas, Internet Access: http://www.cggveritas.com/
Statoil Company, Internet Access: http://www.statoil.com/en/Pages/default.aspx

Orkun TEKE- Dokuz Eylül University Geophysical Engineering Department, 35160, Tınaztepe- İzmir- Turkey
Contact: orkunteke@gmail.com

1 Ocak 2013 Salı

Yeni Bir Yıl Yeni Umutlar

Merhaba,
Bugün karşınıza uzun bir aradan sonra bu yazıyla çıkmanın mutluluğu ve heyecanı ile "Yeni Yıl"ınızı içtenlikle kutlarım.
Yeni bir  yılı karşılarken geçtiğimiz yılda yaşadığımız aksiliklerin bu sene yaşanmamasını diliyor ve yeni yılın sizlere başarı, sağlık getirmesini diliyorum.

İnsanlar yeni yılı yeni umutlarla karşılarlar. Bu doğamız gereği olması gereken bir durum olmakla birlikte bizim için müthiş bir motivasyondur. Yeni yılı aşağıda ki şiirle karşılamak hoş olur diye düşündüm.


Zaman sürükleniyor 
Zaman mı sürüklüyor 
Ardında bunca yaşanmamışlıkları 
Ve yaşanılmış sanılmışlıkları 
Gölgemiz mi zaman 
Kendimiz mi 
Yoksa hiçbir şey mi 
Bir yanılsama 
Bir ağdalı muhabbet gecesinde tükettiğimiz kadehler mi uyandığımızda pişman olduğumuz, kör olası baş ağrılarında lanet yağdırdığımız sigara dumanı mı, ciğerlerimizde zeybek oynayan 
Zaman 
O yanımızda doya doya durmasını istediğimiz 
O cilveli oynak sevgilimiz 
Bize yar olmayan 
Herkesle fingir fingir 
O bir zampara erkek, kadınları tüketen 
Ve bir güzel fahişe, saçlarımızı ağartan 
Koynumuzda sahip olamadığımız 
Her yılbaşında ayakları dibine binlerce şampanya patlattığımız
Zaman sürükleniyor 
Zaman mı sürüklüyor 
Boynumuza geçirdiği bir iple, ya da bir fotoğraf resminde iç geçirerek seyrettiğimiz anların özlemiyle yakarak yüreklerimizi yaşanmış akşamlarda, alay edercesine gülümserken arkamızdan
Merhaba yeni yıl 
Senin de söyleyeceklerin vardır göreceğiz bakalım 
Neler koyacaksın soframıza göreceğiz 
Ve ne koyacaksan belli ki onu yiyeceğiz 
Hoş geldin
(Oğuzkan Bölükbaşı, Milliyet Blog)
Benim açımdan 2012' nin bir değerlendirmesini yapmak gerekir ise şunları sıralayabilirim. 
1- İstediğim çoğu hedefe ulaştığım ve kendimi başarılı sayabileceğim,
2- Katıldığım bir eğitim programıyla hayatımın değiştiği (Bknz: Yapı Kredi Heroes Club), 
3- Yeni, değerli ve gerçekten benim için önem arz eden insanlarla tanıştığım,
4- Öğrenciliğimde fark yarattığım ve aktifliğin dibine vurduğum, 
5- Her zaman olduğu gibi doğruların konuşulmasını istediğim ve her zaman haksızlıkların karşısında olduğum, 
6- Çok az insana nasip olabilecek günleri yaşadığım, 
7- Seyahatlerimin geçen yıllara nazaran büyük miktarda arttığı, 
8- Kendimi sınama fırsatı yakaladığım, kişisel gelişimimin tavan yaptığı, 
ve daha aklıma gelmeyip sayamayacağım dolu dolu bir yıl geri kaldı. 
Bu sürecin devam edeceği ve sevdiklerimizle birlikte sağlık, huzur ve başarı içerisinde geçecek yeni bir yıl için ben hazırım :D....... 
Saygılar efendim. 
Görüşmek üzere. 
TEKE O.