Merhaba, yeni bir yazı ile
karşınıza çıkmak benim için büyük mutluluk.
Asıl mutlu olduğum nokta ise
yazılarımın okunduğunu bilmek. Teşekkür
ederim.
Bugünkü yazım duyurusunu önceden
yaptığım gibi “Olimpiyatlar ile ilgili olacak.
Bildiğiniz gibi olimpiyat
olunları geçen hafta Pazar günü son buldu ve olimpiyat Londra macerasını
böylece tamamlamış oldu.
Haydi değerlendirmeye başlayalım
o zaman,
Öncelikli olarak belirtmek
istediğim şey Londra olimpiyatları skandal bir olimpiyat olarak benim için
olimpiyat tarihine geçmiştir.
Olimpiyat dediğimiz ve merakla
beklediğimiz bir organizasyona, ortaya çıkan bahis iddiaları ve güney Kore’ li
eskrimci sporcunun resmen hakkının yenmesi damgasını vurdu.
Olimpiyat denen organizasyon
benim için 4 sene de bir yapılan sıradan spor organizasyonlarından öte, bütün
ülkelerin katıldığı, herkesin adilce yarıştığı ve dünyanın en iyi sporcularının
kendi ülkelerini en iyi şekilde temsil ettikleri bir olaydır.
Bu bağlamda Londra 2012 bir
skandaldır ve benim protestoma sahne olmuştur.
3 gün olimpiyatları boykot ettim:
D…
Haydi, bırakalım bunları da biraz
spordan bahsedelim.
Öncelikle bu olimpiyatlar bizim
açımızdan rekor sayıda sporcu katılımına sahne oldu, bu çok sevindirici bir
olay.
Ayrıca bizi sevindiren başka bir
olay ise takım sporlarında da artık var olduğumuzu gösterebilmemizdi.
Bütün sporları sizlere ayrı ayrı
değerlendirmek isterim fakat protestoma devam ederek, badminton ve eskrim
sporlarından bahsetmeyeceğim.
Atletizm: Bizim için tarihe geçen
yarışlar oldu. 1500 m.’ de gelen “Duble” baya sevindirici oldu. Ayrıca Usain
Bolt isimli, uzaylımıdır artık ne derseni deyin ki insan olmadığı kesin, insan
olan öyle koşamaz :D……. Olimpiyat efsanesi oldu.
Diğer atletizm dallarında hayal
kırıklığı yaşadım diyemem zaten pek fazla ismimizin olmadığı sporlarda
başarılıda olamadık. Burcu Ayhan’ ı tebrik etmek isterim. Yüksek atlamada ilk
defa finalde temsil edildik.
Eyy Eşref Apak 4 sene boyunca o
çekiçi fileye takmak için mi çalıştın? diye sorası gelir insanın ki cevabı size
bırakıyorum.
Isinbayeva’ nın yaşadığı şok görülmeye
değerdi. 400m finalinde gözler efsane Jeremy Wariner’ ı aramadı değil. Atletizm
geniş dal o yüzden sizi daha fazla sıkmak istemem.
Hıncal Uluç benim yerime bunları
yazıyor zaten :D.
Basketbol: Amerika çok dominanttı.
Arjantin büyük hayal kırıklığı oldu. Nedeni Amerika ve İspanya’ yı zorlamaları
gerekiyordu. Gözler Türk Milli Takımı’ nı aramadı değil hani. Batum’um Navarro’
ya attığı yumrukta yakışmadı açıkçası. Final maçıyla basketbola doyuran ve
olimpiyata yakışan bir maç oldu. Bu Amerika takımınında “Dream Team” ile
yakından uzaktan alakası da yok bence.
Hentbol: Danimarka’ nın hayal
kırıklığı olduğu ve son olimpiyat şampiyonu Fransa’ nın gene kazandığı ama
kazanırken ecel terleri döktüğü bir maçtı. İskandinavların şu hentbola
yatkınlıkları nerden gelir hala anlayabilmiş değilim. Çok takip edemediğimi de söylemek isterim.
Boks: Her türlü siklette bizim
için hayal kırıklıklarıyla dolu bir turnuva geçti. Çok da söylenecek bir şey
yok en azından 2-3 madalya almamız gereken bir turnuvaydı.
Bisiklet: Çok takip etme şansım
olmadı ama Velodrom’ da İngilizler madalyaları kolay kolay bırakmıyor idi.
Tekrar yarışlarını izleme fırsatım oldu nadir olarak.
Futbol: Brezilya tam bir hayal
kırıklığıydı. Geçen olimpiyattan beri çok şey değişmiş demek ki, geçen
olimpiyatta finali Messi’li Arjantin ile Isaac Promise’ li Nijerya oynamıştı.
Meksika’yı tebrik ediyoruz.
Jimnastik: ABD nerdeyse bütün
dallarda madalyalara ambargo koydu. P&G anneler için olimpiyatla ilgili
çektiği reklam filminde de neden ABD’ li kızın jimnastikçi olduğu böylece
açıklanmış oldu. Ülkemizin ilk defa temsil edilmesi güzeldi. Umarım arkası
gelir.
Halter: Resmi bir hayal kırıklığı
oldu. Halillere, Süleymanlara ihanettir. Konuşmak bile istemiyorum. Sanki hiç
antrenman yapılmadan gidilmiş gibi.
Binicilik: İngiltere, İngiliz
tayları ile dörtnala altına gitti.
Hokey: Çim hokeyi erkekler
maçları değil de, bayan maçları ilginç görüntülere sahne oldu. Özellikle
izlemeyenler için, Hollanda- Arjantin maçını tavsiye ederim. Ülkemizin hiç
olmadığı bir spor dalı olarak olimpiyatlarda yer almakta.
Judo: Yine madalyanın hayal
olduğu bir dal daha. Daha ilk tur maçlarında yenilerek veda etmemiz hoş olmadı.
Güreş: Rezillik başka hiçbirşey
değil. Nazmi Avluca’ lar falan bitmişşş….
Yüzme: Lochte’ den hızlı yüzen
Çinli yüzücüye ileride dikkat daha 18 yaşında ve dişi Phelps olma yolunda emin
adımlarla gidiyor. Ayrıca Amerika’ yı bayrak yarışında tahtından eden Fransız
takımının son yüzücüsünü de tebrik etmek gerek.
Lazslo Cesh’ e de saygılar selamlar. :D..
Kano Kürek : Gene yokuz,
dolayısıyla madalyada yok. Bizim ülkemizde heralde kano- kürek yapacak su yok .
Nerde bu sular ???
Tenis: Andy Murray ve Serena
Williams’ı kutlamak lazım. Rusya’ nın daha fazla motive etmek için bayrağı
taşıttığı Sharapova finalde direnemedi.
Masa Tenisi : Bora Wang ve Melek
Hu tam bir Tarık Langat, Polat Kemboi
çıktı :D…..
Atıcılık: Bence gayet iyi
sonuçlar elde ettik ilerisi için son derece umut verici skorlar alındı.
Finaller kıl payı kaçtı. Kimse konuşmuyor bunlar neden acaba?
Okçuluk: Güney Kore ve Çinli
sporcular akın akın madalyaya koştu. Bizde fena değildik.
Kule-Tramplen Atlama: Çinliler
muazzamdı. Kesinlikle hak ediyorlar altını. Erkekler tramplen atlamada Alman
sporcunun yaptığı atlayış yarışmaya bambaşka bir boyut getirdi ve Tarihin en
kötü atlayışı oldu.
Voleybol: Hıncal Uluç’un yazdığı gibi bayrağı illa
Neslihan’ a taşıtmak zorundamıydık ?
Çünkü diğer gün maç vardı ve bütün voleybol takımı geçit törenindeydi.
Geç saate kadar uykusuz kalmaları maç performansını çok etkiledi mi? Tabi insan şunuda düşünüyor. O sporcular ilk
defa bir olimpiyata gidiyor ve ilk defa bir seremoniye katılıyor. Ben olsam
bende uyumazdım heralde :D……
Bayanlarda çok ucuz kaybettik.
Altın alsak benim için sürpriz olmayacaktı ama kızlarımız o performansın
yanından bile geçemedi.
Bayanlar finali Brezilya- Amerika
arasında oynandı. Maça berbat başlayan Brezilya maçı tekrar lehine çevirmeyi
bildi ve maçı 3-1 kazanarak altını kaptı.
Erkeklerde ise Brezilya ve Rusya
karşı karşıya geldi. Berbat bir oyun oynayan Brezilya boynunda ki altını
çıkarıp Rusya’ ya hediye etti. Hepsinin suratında ki şaşkınlık ilginç bir
manzara ortaya çıkardı.
İşte böyle gençler.
Gene sözü fazla uzattık ama bu
konuya sayfalar yetmez.
Diğer yazılarımada görüşebilmek
üzere.
Saygılar,
Sevgiler,
T. Orkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder